Havf Bölümü/ Hadis-i Şerif 6

"Haftalık" hadis yazıları yazacaktım ama bu sefer iki haftayı geride bıraktık, neden böyle oldu bilmem. Aslında bilirim. Her şey gece uykusu ve şarj olma ile alakalı. Uyumadan yazamam. Bu günlerin de bir kıymeti olmalı, gece uykusundan alıkoyabilecek kadar kıymetli bir şey. Kıymeti bilmeli. 

Bu dönemki ev hadis okumalarımız 2 ekim itibari ile başladı. Geçen sezon sonu 50.bölümde kalmıştık, oradan devam ediyoruz. Ben de buraya yazdıklarımı derslerle paralel götüreceğim inşallah.

Korku Bölümü

50. Bölüm: Bâb'ul Havf. Doğrudan çevirirsek; endişe/korku bölümü gibi anlamları oluyor. Erkam yayınları doğrudan Arapçası ile vermiş başlığı. Korku bölümü demek de korku treni gibi bir şey çağrıştırırdı, değil mi? Konya Kitapçılıktan çıkan baskıda ise başlık için şöyle demiş: Allah'ın güç ve azabına karşı devamlı sorumluluk bilincinde olmak. Yani kelime manası değil de açıklaması kullanılmış kelimenin. 

Müslümanın ortasında durması gereken iki uçtan birisi Havf. Müslüman "havf ve reca arasında" olmalı denir. Yani Allah'ın sonsuz gücü karşısında bir endişe ve sonsuz rahmeti karşısında bir ümit hali. Bu ikisinin ortasında yaşamak. Bir denge tahtası üzerinde yaşamak.
Bu bölüme konu olan Havf'ın yani Allah korkusu denen şeyin boyutları değişebilir ama benim bu korku ile ilgili ilk aklıma gelen şey hep yaptıklarım veya yapmadıklarımdan ötürü "Allah'ın sevgisi ve korumasını kaybetmekten korkmak" oluyor. Gözüne girmek, dikkatini çekmek, sevgisini kazanmak için uğraştığın sevgilinin sana dönüp gözünün ucu ile olsun bakmaması. Annenin, babanın, öğretmeninin seni kayırmaması, korumaması, dikkate almaması. Senin yüzünden, senin yaptıkların, yapmadıkların veya saygısızlıkların yüzünden. Kaldı ki, bu benzetme yine hatalı kalıyor. Allah kendisine en fazla saygısızlığı yapandan, kendisini tanımayandan dahi rızkını, suyunu, oksijenini, dünyada iken nimetlerini çekip almıyor. Hep bir açık kapısı, tövbe için her daim bıraktığı bir şans aralığı var. İşte burada havf, recaya doğru kaymaya başlıyor. Rabbi'nin rahmetinden ümit kesmemek. Hayatı bu ikisinin dengeyi içinde yaşamak. Bu da insanı başlıkta bahsettiği gibi Allah'a karşı bir sorumluluk bilinci içinde yaşamaya götürüyor. Bölümün başındaki bazı ayetler bunu vurguluyor:

"Ey insanlar yalnızca bana karşı sorumluluk bilinci taşıyın." (Bakara, 40)
"Allah ancak kendisine karşı dikkatli olmanızı ister." (Al-i İmran, 28)

Bu bölümde çoğunlukla Allah'ın gücü, yargılaması ve hesap günü ile ilgili insanın dikkatli olması gerektiğini vurgulayan hadislere yer verilmiş. Bunlardan birisi de şu:

408. Rasulullah(s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Hiçbir kul kıyamet gününde şu beş şeyden sorguya çekilmedikçe yerinden ayrılmaz.
1- Ömrünü nerede ve nasıl harcadığı,
2- İlmi ve bilgisi ile ne gibi işler yaptığı,
3- Malını nereden kazanıp nereye harcadığı,
4- Vücudunu nerede yıprattığı,
5- Sıhhatini nerede ve nasıl tükettiği. 

Nasıl rahat içinde yaşayabilirim?

Kıyametin dehşetli kalabalığı ve sıkıntısı içinde bu sorulara cevap vermeye çalışmadan önce, burada rahatta iken insan kendini sorguya çekmeli. Hayatını bu cevaplara göre şekillendirmeli. Buradan çıkan sonuçlara göre de hemen şu hadis-i şerif devreye giriyor:

410. Rasulullah (s.a.v) şöyle buyurdu: "Nasıl rahat ve konfor içinde yaşayabilirim?! Sur sahibi sura ağzını dayamış üflemek için izin bekliyor." Bu haber ashaba ağır geldi. Bunun üzerine Allah rasulü "Hasbunallahu ve nime'l vekil (=Allah bize yeter, o ne güzel vekildir.) deyiniz." buyurdu. 

Tablo yapıp eve asmalık soru: Nasıl rahat ve konfor içinde yaşayabilirim, hesap yaklaşırken??

Çürümeyi getiren; rahat ve konfor. Silahları bırakmayı getiren; rahat ve konfor. Abdestsiz dolaşmaya sebep; rahat ve konfor. Mevzileri terk etmeye sebep; rahat ve konfor. Düşünmeden yaşama eğilimi hep rahat ve konfordan. Demek ki bunun fazlası insana iyi gelen bir şey değil. 

İslam'da fakir yaşam, inziva, zayıflık yaygın olarak tavsiye edilen bir şey olmasa da yer yer övülmüş. Neden? Çünkü bunların hesabı kolay. Konforun hesabı zor. Havf gerek. Allah farkında olarak yaşamayı, ömrünü konfor arayışı içinde tüketip gitmemeyi ve dahi konfor içinde dahi şımarmamayı beceren kullarından olabilmeyi nasib etsin. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Almanya gezisi, Stuttgart ve Ludwisburg, 1.5.18

Waldorf Yöntemiyle Çocuğumu Büyütüyorum Kitabı Hakkında

Ayarlarla Oynamak, Oyuncak Müzesi-2