Ayarlarla Oynamak, Oyuncak Müzesi-2

Geçtiğimiz hafta oyuncak müzesi ile ilgili bir yazı yazmıştım. O yazıda oyuncakların aslında çocuk oyalama fikrinden daha fazlasını içerdiğinden, siyaset için dahi kullanıldığından bahsetmiştim. İşbu yazıda, bu bahsi biraz daha açmak isterim. Zira iş oyun-eğlenceden öteye geçmiştir. Kalbi, zihni, fikri ayarlarla oynanmaktadır! 

Müzedeki vitrinlerde oyuncakların yanında hangi döneme ait olduklarını görebiliyorsunuz ve bu sizi o dönemin sosyolojik yapısı hakkında da biraz fikir sahibi olmaya götürüyor. Uzaya çıkma yarışının olduğu dönemde uzay mekikleri, astronotlar, gezegenler; nükleer enerji propagandasının olduğu günlerde nükleer reaktör oyuncakları...
Belli dönemlerde, fikrî altyapıyı oluşturmak için çalışanlar, oyuncakları bilfiil kullanmışlar yani. Bir şeyleri çocukların yani 10-20 yıl sonrasının gençlerinin, yani geleceğin beynine nakşetmek, kodlarına işlemek için. Öyle ya, oturup istediğiniz geleceğin gelmesini, gelirken yanında da sizin fikrinize uygun nesiller getirmesini beklemek mantıksız olurdu. Bugünden onlara yatırım yapmak lazım. 18-20 yaşlarında iskeleti, omurgası oluşmuş birine laf anlatmak, onun algılarıyla oynamak daha zorken; 2-18 yaş arasındaki bir bireye, algılarının açık olduğu, beğeni ve karşıtlıklarının şekillendiği bir dönemde nüfuz etmek daha kolaydır. Mesela ilk okul kitaplarına o bebenin çarşaflı/örtülü annesinin, sakallı babasının resmini çizer üzerine kırmızı renkle bir çarpı atar bu yanlış kıyafet dersiniz. Çocuk o an sayfayı çevirip geçse de, içinde anasının-babasının yanlış olduğunun, onlara benzememesi gerektiğinin nüveleri yeşermeye başlar. Şaka şaka bu kadarı da masallarda olur, gerçek hayatla, hele de ülkemizle bir ilgisi yok dediklerimin, hayalimde kurdum(!) Zaten böyle bilinç altı yıkama şeylerinden de hep komplo teorisyenleri bahseder(!)

Ne diyorduk, oyuncaklar diyorduk. Esasen çizgi filmlerden de bahsetmek lazım ama onlara girersek çıkamayız. Biz oyuncaklar diyorduk. Çocukların, yani geleceğin toplumunun zevk, beğen, ve karşıtlıklarını belirleme aracı olarak da kullanılmışlar diyorduk. Misal, oyuncak müzesinde Mattel firması tarafından yapılmış, Kanunî Sultan Süleyman oyuncağı. Mattel firması da kim diyeceksiniz. Hepimizin yakından tanıdığı Barbie'yi yapan şirket!

Ben bu fotoğrafla, o korkunç kalkık kaşlarla Kanunî'yi itici ve hatta hafif de sapık bir adam gibi algılıyorum. Sağ yanındaki Hürrem Sultanmış, sol yanındaki küçük kız ne? Ya o yanlardaki Türk figürleri? Bir Osmanlı şehzadesi, siyahî midir? Barbie kızları tüm ışıltıları, ideal ölçülerdeki vücutları, sarı saçları, mavi gözleri ve gülümsemeleri ile küçük Müslüman, Türk kızların aklını fikrini süslemişken, ben komplo teorisyeni miyim?

Eğer öyle düşünüyorsanız, bir de şu Hitler'in ettiğine bakın. Müzede 1933 yılına ait Almanya'da üretilmiş bazı oyuncak askerler ve bu askerlerle oluşturulmuş çeşitli sahneler var.  Yanlarındaki bilgilendirme metninde aynen şunlar yazıyor:

"1933 yılında Almanya'da iktidara gelen Adolf Hitler önce kitapları yaktırmıştır. Hausser oyuncak şirketinin ürettiği Nazi oyuncakları, siyasî propaganda amacıyla kullanılmıştır. Bu oyuncaklarla oynayan çocuklar, 2. Dünya Savaşı başladığında bu oyuncakların yerine geçtiler." 
Yine müzedeki bilgilendirici notlarda tarihte 2. Dünya Savaşı'nın başlangıcının 1939 olarak geçtiğini ama bu oyuncaklarla birlikte savaşın esasen 1933'te çocukların beyninde başladığını vurguluyorlar. Geleceğin askerleri oyun ile, oyuncaklarla şekilleniyor yani. 

Demek ki, bu işler öyle oyun-oyuncak denip kenara atılacak kadar basit değil. Bizim için basit olsa da "onlar" için basit değil. Onun için her daim teyakkuzda ve her daim basiretli olmak gerekiyor. Tabii ki yine annelere büyük iş düşüyor. 

Son olarak instagramda bir sayfadan bahsetmek istiyorum. Hesap adı @cocukkitabidoktoru. Mustafa Armağan hocanın kızı İkbal Betül Armağan'a ait olan sayfada güncel çocuk kitapları ve oyuncaklarında gizli propagandaların, bunlarla yapılan siyasetin örnekleri tek tek inceleniyor. Bu konularda gardımızı almak ve çocuklarımızı, öğrencilerimizi, emanetlerimizi ana akım medya tarafından, ana akım oyuncakçılar tarafından bize sunulanla, sorgusuz sualsiz büyütmek ve bilinçaltlarını, üstlerini kirletmek istemiyorsak, ilham ve bilgi alabileceğimiz bir kaynak. 

Herkese ve kendime bu yolda kolaylıklar ve basiret dilerim.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Almanya gezisi, Stuttgart ve Ludwisburg, 1.5.18

Waldorf Yöntemiyle Çocuğumu Büyütüyorum Kitabı Hakkında