Kayıtlar

Şubat, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Ayarlarla Oynamak, Oyuncak Müzesi-2

Resim
Geçtiğimiz hafta oyuncak müzesi ile ilgili bir yazı yazmıştım. O yazıda oyuncakların aslında çocuk oyalama fikrinden daha fazlasını içerdiğinden, siyaset için dahi kullanıldığından bahsetmiştim. İşbu yazıda, bu bahsi biraz daha açmak isterim. Zira iş oyun-eğlenceden öteye geçmiştir. Kalbi, zihni, fikri ayarlarla oynanmaktadır!  Müzedeki vitrinlerde oyuncakların yanında hangi döneme ait olduklarını görebiliyorsunuz ve bu sizi o dönemin sosyolojik yapısı hakkında da biraz fikir sahibi olmaya götürüyor. Uzaya çıkma yarışının olduğu dönemde uzay mekikleri, astronotlar, gezegenler; nükleer enerji propagandasının olduğu günlerde nükleer reaktör oyuncakları... Belli dönemlerde, fikrî altyapıyı oluşturmak için çalışanlar, oyuncakları bilfiil kullanmışlar yani. Bir şeyleri çocukların yani 10-20 yıl sonrasının gençlerinin, yani geleceğin beynine nakşetmek, kodlarına işlemek için. Öyle ya, oturup istediğiniz geleceğin gelmesini, gelirken yanında da sizin fikrinize uygun nesiller getirmes

İstanbul Oyuncak Müzesi-1

Resim
Geçtiğimiz pazar Ayşe ile Sunay Akın'ın yıllar boyu yurt içi ve yurt dışından topladığı koleksiyonunun geliştirilmesi ile oluşturulan Göztepe'deki Oyuncak Müzesini ziyaret ettik. Oyuncaklarin bu kadar sosyolojik, ekonomik, siyasi ayrıntılar icerecegini düşünmezdim. Bebek, araba vs gibi evrensel olduğunu düşünürdüm oyuncakların ama değilmiş. Ona sonra geleceğiz. Evet müzenin ismi oyuncak müzesi ve müzenin iddiası 3 kuşağın birlikte ziyaret edebileceği bir mekan olması. Ama bana kalırsa eğer birazdan sayacağım şartları yerine getirmezseniz daha çok büyüklere hitap eden bir yer. Siz "Aa bundan bende de vardı!" deyip, zaman tüneline girmiş gibi olurken, çocuklarınız "Ne şimdi bu, bu bana bir şey ifade etmiyor ki!" gibi fikirlere kapılabilir. Çünkü müze vitrinler içinde sergilenen oyuncaklardan oluşuyor, interaktif bir şeyler içermiyor. O yüzden bugünün çocuklarından çok büyüklerine hitap edecektir, ki bunu zaten müzeyi gezerken çocuğu sıkılıp uflayıp puflaya

Bir Yaraya Merhem Olmak

Resim
Bu aralar yağların şifalı ve renkli dünyasına girmiş bulunmaktayım. Sabit yağlar, uçucu yağlar, bunların elde edildiği bitkiler, elde ediliş biçimleri beni tahmin ettiğimden daha fazla cezbetti. Bir kimyager için güzel ilgi alanı, ama neden bu kadar geç kalmışım? Bu dünyayı üniversitede iken tanımış olmayı isterdim. Şimdi hemen eğitim sistemine yüklenesim var ama diğer taraftan eğitim veren yanım gerçekten ilgili olan öğrenci kendisi de bulurdu diyor. Velhasıl, zamanı şimdi imiş. Geçtiğimiz günlerde bir krem atölyesine katıldım. Güzel bir tarif öğrendim ama bundan da ziyade merhem ve krem ayrımını öğrenmek aydınlatıcı oldu benim için ki oldukça karıştırılan bir konu. Merhemlerde yalnız yağ fazı bulunurken, kremlerde hem yağ hem de su fazı bulunurmuş. Bu yüzden merhemler daha yoğun, dayanıklı ve kıvamlı olurken, kremler bozulmaya müsait ama sürmeye daha elverişli oluyorlarmış. İlaç olarak kullanmak istediğimiz bitkileri merhem halinde hazırlamak yoğunlukları ve uzun soluklu dayanma