Kayıtlar

Mayıs, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Almanya gezisi, Stuttgart ve Ludwisburg, 1.5.18

Resim
Daha önce yazdığım gibi annemler burada iken 5 gün de Almanya'daydık. Teyzemler sağolsunlar, çok güzel günler geçirdik. Almanya'da gittiğimiz yerlerden biri de Stuttgart oldu. Genel olarak Stuttgart Bu şehir Almanya'nın güneyinde bulunuyor ve Almanya'nın en büyük altıncı şehri. Avrupa'da artık alıştığımız üzere kendisi bir eyalete bağlı; Baden-Württemberg eyaletinin başkenti. Almanya'nın en dağlık ve en yeşillik büyükşehirlerinden biri imiş. Şahidiz, şehrin kurulduğu düzlük de oldukça yeşildi, şehrin etrafındaki tepeler de. Ben daha önce hiç duymamıştım ama aramızda duyanlar varmış, burası Mercedes-Benz ve Porsche'nin genel merkezlerinin ve büyük fabrika kampüslerinin bulunduğu şehirmiş. Porsche'unkini hiç görmedik ama Mercedes'inkini önünden geçerken gördük, git git bitmiyor. Ayrıca şehirde bu markalara ait müzeler de bulunuyor. Bu şehri bu markalar öyle domine etmiş ki merkezdeki ana tren istasyonun tepesinde bile kocaman bir Mercedes amblemi

Hayal Üzerine Hayaller, 30.11.17

Hayalimi bazen kuruyorum, şenlendiriyorum, dualıyorum, suluyorum; bazen unutuyorum, kurutuyorum. Hayal kurmak'taki "kurmak"la, turşu kurmak'taki "kurmak" arasında bir ilişki var mı acaba? Ellerinle inşa edip, ayağa dikip kurarsan başka, turşu gibi kurup, ağzını kapatıp bir kenara kaldırırsan başka. Her iki durumda da olma ihtimali var mı ama? Turşu da dura dura olgunlaşmıyor mu? Yine de hayal kurmak, turşu kurmaktaki kadar pasif bir eylem olmamalı. Hayali kurup köşeye kaldırmamalı. Hayaller insanı uyutmadığı zaman, düşünüldüğünde yerinden kaldırdığı zaman gerçekleşir herhalde. Hayal kişiyi eyleme geçirdiğinde.. Bana her şey seni hatırlatıyor kıvamına gelindiğinde. Hayal kendisi için bir şey yapıldığını hissettiğinde ve en önemlisi kal duasına hal duası eklendiğinde.

Üçüncü Sezon Başlıyor: Dön Pervane Pervane/ Gel Pervane Pervane

Resim
4 Nisan itibariyle Hollanda'daki ikinci sezonumuzu bitirip yirmi günlüğüne İstanbul'umuzu ziyaret ettik. Günler dolu dizgin geçti. Ayşe Zülfa da ben de Hollanda'da bütün kış hasta olmayıp ananeleri babanneleri görünce hastalanıp yattık önlerine yine. Birazı koşturmaca birazı hastalık ile geçen bir yirmi gün oldu yani. İstanbul'da tam lale zamanı idi, lalelerin tadını burada değil orada çıkardık ve 24 Nisanda annemle babamı da yanımıza alarak Hollanda'ya geri döndük.  Ayrılırken ağaçlarını tomurcuklu halde bıraktığımız küçük şehrimizi, döndüğümüzde zümrüt gibi yemyeşil bulduk. Nasıl taze, nasıl ferah bir yeşillik. Güneşin yakıcı sıcağını henüz görmemiş canlı bir ilkbahar yeşili. At kestaneleri kocaman kocaman; beyaz, açık pembe ve koyu pembe renklerde arz-ı endam ediyorlar. Köklü ve yaşlı ağaçlar oldukları belli. Salon camımızdan bize eşlik eden çınarlarımız da keza çoşmuş. İstanbul'umuz da mükemmel ama onun güzellikleri maalesef artık kolay ulaşılamaz hal