Murakaba ve İhsan/ Hadis-i Şerif 5

Riyazu's Salihîn hadis-i şerif derlemesinin beşinci bölümü "Murakaba" başlığını taşıyor. 
Murakaba yani Allah'ın kullarını denetlemesi.

Bu bölümde Allah'ın nerede olursa olsun herkesi ve her işi gördüğü, her şeyden haberdar olduğu, kullarını kontrol ettiği ön plana çıkıyor. Bunun son nokta olduğunu sanıyorsanız yanılıyorsunuz, işi bir adım daha ileri götürerek kişinin kendi kendini denetlemesinin yani oto-kontrol/öz-denetim mekanizmasının altı çiziliyor, yani İHSAN'ın. Yapılan her işi ihsan ile yapmanın.

İhsan hadisi yahut Cibril hadisi diye meşhur olmuş hadis-i şerif bu bölümde.
Nasıl harikulade bir olay. Hariku'l adeh yani adetler üstü, sıradan üstü, olağan üstü.

Bir gün Rasulullah (s.a.v) ve arkadaşları mescitte sohbet ederken, yanlarına elbisesi beyaz mı beyaz, saçları siyah mı siyah bir genç adam gelir. O civardan olsa onu tanıyan olur, tanıyan yoktur ama üzerinde uzun yoldan geldiğine dair bir alamet, bir iz de yoktur. Meraklı bakışlar arasında onlara yaklaşır ve baş köşeye; ne baş köşesi, Rasulullah'ın dizinin dibine, kendi dizlerini O'nun dizlerine yaslayacak şekilde oturur. Ellerini dizlerinin üzerine koyup Rasulullah'a her birinin cevabını vermesini bekleyerek ayrı ayrı beş tane soru sorar. 

İslam nedir, İman nedir, İhsan nedir, Kıyamet ne zaman kopacak ve alametleri nedir?  

Her sual cevaplandıktan sonra "Doğru söyledin" diye cevabı tasdik eder. 
Etraftaki şaşkınlığı bir düşünün. Selamsız sabahsız, kendini tanıtmaksızın gelip, kurulu bir meclis içinde peygamberin dizine değecek kadar yakınına oturan bir adam. O'na hiç bir şey bilmezmiş gibi doğrudan sorular soruyor ve aldığı cevapları her şeyi bilirmiş gibi tasdik ediyor ve sonra da geldiği gibi sessizce çekip gidiyor.

Kim? Kim bu? Kim olabilir?  
Ashab çok şaşırsa da saygıdan dolayı önce Rasulullah'ın bir şey söylemesini bekler. O da meraklarını anlayıp "Gelen Cebrail'di, size dininizi öğretmeye geldi." diye yolcunun arkasından açıklama yapar. 

Yani İhsan, İman gibi İslam gibi en önemli kavramlar arasında, bir melekle, doğrudan vahiy meleği ile insanlara öğretilen bir mevzu. Boyutlar arası bir yolculukla. 
Peki peygamber efendimiz bu boyutlar arası yolcunun İhsan nedir? sorusuna ne cevap vermişti?
"İhsan Allah'a O'nu görüyormuşsun gibi ibadet etmendir. Çünkü sen onu görmüyorsan da o seni mutlaka görüyor." 

Yapılan her işte bu şuurda olsak, yemeğin içindeki biberleri seçip tabağının altına saklayan çocuk mu kalır? Kopya çeken öğrenci mi kalır? İntihal yapan hoca mı kalır? Yalancı mı, hırsız mı, arsız mı kalır? 

Allah beni her an görüyor, bundan dolayı da benim beni ve yaptığım her işi, her an gözetlemem gerekiyor. Yani Murakaba hali içinde olmam. (Yanlış anlaşılmasın, insan "Allah görüyor" diye diğer insanları değil, kendini kontrol etmeli sürekli. Yalnızca ve sürekli bir kendi ile uğraşma hali. Kendini bir üst versiyona taşıyabilmek, Rıza-ı Bâri'ye daha uygun olabilmek için)

Tasavvufta, nefis terbiyesi için özellikle üzerinde durulan bir pratiktir Murakaba. Kişinin sessiz bir köşeye çekilip nefsini/kalbini kontrol etmesi. Kalbimde ne var? Nefsim neyi seviyor? Benliğim neye/kime/nereye ait? Bu şekilde kendini denetlemek ve sorgulamak esasında insanın ihtiyacı. Bunun içindir ki modern insan da yine eski doğu kültürlerinden meditasyon ya da mindfullness diye şeyler bulup getirip kendini denetleme sürecinde  bunu kullanma ihtiyacı hissediyor. 

Kalp öyle bir kutu ki, hiç boş kalamıyor. İçinde hayırlar yoksa, boş şeyler kolayca gelip yerleşebiliyor. Bunun bilinci ile belli aralıklarla Murakaba ve sürekli İhsan boynumuzun borcu demek ki. 

Evet bu hadisten ve kitabın bu bölümünden benim çıkardığım reçete bu diyebiliriz.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Almanya gezisi, Stuttgart ve Ludwisburg, 1.5.18

Waldorf Yöntemiyle Çocuğumu Büyütüyorum Kitabı Hakkında

Ayarlarla Oynamak, Oyuncak Müzesi-2