Sabır Taşı, Hadis-i Şerif:3

Riyazu's Salihîn hadis seçkisinin üçüncü bölümü "Sabır" ile ilgili ayet ve hadislerden oluşuyor. 

26. hadis-i şerifte sabrın bir ziya olduğundan bahsediliyor: 
“Temizlik imanın yarısıdır. Elhamdülillah duası mizânı, sübhânellah ve elhamdülillah sözleri ise yer ile gökler arasını sevap ile doldurur. Namaz nurdur; sadaka burhandır; sabır ziyâdır. Kur’an senin ya lehinde ya da aleyhinde delildir. Herkes sabahtan (pazara çıkar)  nefsini satar; kimi onu âzâd  kimi de helâk eder.”
Açıklamalar kısmında ise ziyanın ne demek olduğu anlatılırken güneş gibi ışığı kendinden olan cisimlere ziyalı, ışığını başka bir kaynaktan alan, ay gibi cisimlere nurlu dendiğinden bahsediyor. Burada inanan ve sabredenlerin enerji kaynağının kendi içinden olduğu, dış bir motivasyona ihtiyacı belki en az seviyede tutarak, kendilerini bu sabır ile motive ve terapi edebilecekleri gerçeğine dikkat çekiliyor. Hatta açıklayanın tam ifadesi şöyle "Mümin, enerji kaynağı kendi içinde olan bir varlıktır." (Erkam yayınlarının 8 ciltlik açıklamalı Riyaz baskısı, hazırlayan. M. Yaşar Kandemir)

Bu hal mümine çok yakışan bir hal değil mi?
Kendi enerjisini kendi üretebilmek. Sürdürülebilir olmak. 
Dıştan tahrikli değil, içten yanmalı olmak. 
Bağrından, tohumundan, çekirdeğinden "neşe" çıkarmak.
Geçenlerde bir yazı okudum, zeki insanlar genellikle neşeli olurmuş. 
Karalar bağlamazlarmış yani ters giden olaylar karşısında. 
Gamlı baykuş olmazlarmış. 
Bence bunun iki sebebi olabilir.
Birincisi; olayı çözebilecek potansiyelleri olduğu için.
İkincisi; her olayı çözemeyeceklerini çok iyi idrak edebildikleri için.
Bence akıllının akılsızdan farkı da biraz bu, sınırlarını bilmek. Her şeye gücünün yetmeyeceğini bilmek. Her şeyi yapabileceğini düşünerek kendini tüketmemek. 
Birazı da -çoğu- Allah'ın varlığına ve çizdiği kadere teslim olmaktan.
O yüzden başına gelenlere oflayıp puflamamak. Kahrolmamak. 
Yarattı, haberi var. Eğer her türlü önlemi aldıysam, ben üzerime düşeni yaptıysam kendimi heba etmeme gerek yok. Gerisi ondadır. İşleri çözüme, sonuca kavuşturacak olan odur.

Sabır Direniştir

Sabır asla elini kolunu bağlayıp oturmak değildir. Çakıl taşı olup, kendini suyun akışına bırakmak değildir.
Sabır susmak, köşesinde pusup kalmak değildir. 
Sabır dua ile birleştiğinde pasif de olsa direniştir.
Acını acının sahibine teslim etmektir.

"Ey iman edenler! Başınıza gelecek her şeye sabretmek ve namaz kılmakla Allah'tan yardım isteyin. Allah sabredenlerle beraberdir." (Bakara S., 153) 

Değil mi ki, dua en güçlü silahtır; namaz dini ayakta tutabilecek kadar güçlü bir direktir; öyleyse dua bizi koruyabilir, namaz bizi ayakta tutabilir. Sabır ile namazı bir araya getirebilmeliyiz demek ki.

Varlığa sabır

Hadisler arasında çok farklı türden sabır çeşitleri anlatılmış.
Sevdiğinin ölümüne sabır, kızdığın anda sabır, hastalığa sabır, yokluğa sabır, dininden dönmeye zorlanma karşısında sabır, felaketlerin ilk anında sabır, uzuv kaybına, âmâ olmaya sabır vb.
Şüphesiz hepsi insanın ömrü boyunca en az bir kere karşılaşacağı zorlu meseleler ve Allah bunlarla karşılaştığımızda bizlere "inna lillahi ve inna ileyhi raciun" diyebilmeyi nasib etsin.

Ama günümüzde şöyle de bir durum var:
Günlerimiz kıtlık günleri değil.
Evet hala savaşlar var, hala açlıktan ölen çocuklar maalesef var ama ülkemizde kahir ekseriyet bir eli yağda, bir eli balda, diğer eli internette gezip tozuyor. 
Benim gençlik zamanlarımda,durumu ortalamanın üzerinde olan bir üniversiteli genç bardağına 8-10 lira vererek, zincir mağazalardan kahve içmek için oldukça düşünürdü. Şimdi ise aynı sosyo-ekonomik konumdaki bir genç için bu çok sıradan, günlük bir iş. 

Bu şartlar altında "varlığa sabır" diye bir kavram da türüyor bence. 
(Yıllar önce bizi sadece yoklukla, sakatlıkla, çirkinlikle imtihan olmaz; varlıkla, sağlıkla, güzellikle de imtihan olur diye uyandıran Fatma hocama selam olsun.)

Şimdi de aynı şekilde varlığa sabretmemiz gerekiyor.
Cebindeki o para seni gıdıklarken harcamamak. Bir çanta daha? Alabilirim. Neden olmasın? 
Bunun yerine bu para ile sadaka verebilirim diye düşünebilmek bir sabır işi. Kendine varlık içinde sınır koyabilmek.
Giyinip süslenip çok güzel olduğunda çekindiğin bir fotoğrafı sosyal medyada paylaşmamak da yeni nesil sabır işi.
Gördüğün harika manzaralar, kurulan harika sofralar instagramlık(!) bir fotoğraf olarak karşında dururken, bunları paylaşmamaya karar vermek de bir sabır işi. 
Ne komik değil mi?
Ama gerçek.

Görüldüğü gibi sabrın pek çok boyutu var.
Kapanışı bu bölümdeki 27. hadisle yapalım:

“Mü’minin durumu gıpta ve hayranlığa değer. Çünkü her hâli kendisi için bir hayır sebebidir. Böylesi bir özellik sadece mü’minde vardır: Sevinecek olsa, şükreder; bu onun için hayır olur. Başına bir belâ gelecek olsa, sabreder; bu da onun için hayır olur.”

Son olarak, dualarımızda Allah'tan sabır istemek yerine bizlere taşıyamayacağımız yükü yüklememesini istemenin önemli bir nokta olduğunu hatırlatarak bitirelim. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Almanya gezisi, Stuttgart ve Ludwisburg, 1.5.18

Waldorf Yöntemiyle Çocuğumu Büyütüyorum Kitabı Hakkında

Ayarlarla Oynamak, Oyuncak Müzesi-2