Bugün Tövbe Ettin Mi?/ Hadis-i Şerif:2

Daha önceki yazılarda Riyazu's Salihîn adlı hadis derlemesinin İslamiyet'in yozlaştığının düşünüldüğü bir dönemde yazıldığından bahsetmiştik. İmam Nevevî bu yüzden bazı önemli konu başlıkları belirlemiş ve bu başlıklar altında ilgili hadisleri sıralarken, baş kısımlarında da konu ile ilgili ayetlere yer vermiştir. Bir nevi istediğimiz anahtar kelimeyi Google'da aramak gibi. Kelimeyi giriyoruz ve altında ilgili ayetler ve hadisler çıkıyor. Böylece eser çok daha kapsayıcı bir hale gelmiş, okuyanlar için de bir kolaylık sağlanmış. 

Bu sefer konumuz kitabın ikinci bölümü olan tövbe ve Allah'tan affedilmeyi istemek. Tövbe yani içinde bulunulan belki de umutsuz bir halden çiçek açmaya doğru bir teşebbüs. 
En başta konu ile ilgili ayetler şu şekilde verilmiş:

- Ey Mü'minler! Hep birlikte tövbe edin ki kurtuluşa eresiniz. (Nur S, 31) 
- Rabbinizden sizi bağışlamasını isteyin, sonra O'na tövbe edin. (Pişmanlık tavrı içinde O'na yönelin.) (Hûd S., 3)
- Ey iman edenler! Allah'a samimiyetle tövbe ediniz. (Tam bir pişmanlık ve gönül huzuru içinde, gösterişten uzak ölçüde = nasuh tövbesi) (Tahrim S. 8)

Hep birlikte, pişmanlık tavrı içinde, samimiyetle... 
Demek ki farklı farklı tövbe etme şekilleri var. 
Dilde kuru bir "tövbe tövbe" ile bitmiyor iş.
Tesbihler dolusu "estağfirullah" ile de bitmiyor.

Sistematik olarak bakıldığında alimler iki türlü günah olduğunu söylüyorlar. Salt Allah'a karşı işlenen suç ve kul hakkı karışan, kula karşı işlenen suç.

Birincisinden tövbe etmenin 3 şartı var; 
*O günahı terk etmek, 
*Yaptığına pişman olmak, 
*Bir daha yapmamaya karar vermek. 
Yani çok bilinçli ve kararlı bir vazgeçiş.

Kul hakkı ile ilgili boyutta ise tövbe etmek şunları kapsıyor: 
*Bu günah mal vb. şeyleri gasp etmiş olmaksa onu sahibine geri vermek, 
*Birine iftira etmiş olmaksa ondan af dilemek ve kendisine cezalandırma yetkisi vermek, 
*Gıybet ise yine o kişiden af dilemek. 

Bir hocadan da şöyle bir şey duymuştum, eğer hakkına girdiğiniz kişi artık ulaşamadığınız biri ise, her yolu denediniz ve ona ulaşamadınızsa ve ondan af dileyemiyorsanız, Ahiret'te onun karşısına çıkması için, sevabını ona niyet ederek, onun adına sadakalar verin, tesbihler çekin. Bu bir yerde yazılı bir kanun değil, bir umut. Umulur ki o kişi sizi orada affeder diye. Bence hak gasbını, gıybeti, dedikoduyu kısacası kul hakkını kendine dert edinebilenler için güzel bir açık kapı.

Konunun başındaki hadise gelirsek: 

14. Ebû Hureyre (r.a) Rasulullah (s.a.v)'i şöyle buyururken işittiğini söylemiştir: 
"Vallahi ben günde 70 defadan fazla Allah'tan beni bağışlamasını diler, tövbe ederim."

İşte bunu duyunca insan bir duruyor. Allah rasulunden bahsediyoruz burada. Yani bir peygamber ve ismet(günahlardan uzak olma) sıfatına mazhar olan bir kişi. O bile günde şu kadar defa tövbe ettiğini söylüyor. Başka bir rivayette ise buna sebep de ekliyor ve "Benim de kalbime gaflet çöküyor, ben de Allah'tan günde yüz sefer bağışlanma diliyorum." diyor.

Demek ki tövbelik günah işlemek yalnızca negatif tarafa geçmek değil, nötr kalmak da tövbe etmeklik bir iş. Gaflet içinde olmak yani. 

İslam Ansiklopedisinde gaflet için şu sözlük tanımları veriliyor: 
-Terketmek, önemsememek
-Dalgınlık, dikkatsizlik, yanılma, ihmal
-Bir şeyin gerekliliği ortada iken bunun idrak edilememesi 
-Nefsin kendi arzusuna uyması, zamanın boş geçirilmesi 
-Yeterince uyanık ve dikkatli davranılmadığı için insana arız olan yanılgı hali

Şimdi bunların bize günde yüz kereden fazla çökmediğini kim söyleyebilir? 
Gün içinde önemsemeden yanından geçip gittiklerimiz, terk ettiklerimiz, belki namazlar?
Dalgınlık içinde fark etmediğimiz günahlar, dilimiz ile devirdiğimiz çamlar, gıybetler, belki yalnızca yüz mimiklerimiz ile yaptıklarımız, alaylar?
Nefsin arzularına uyarak boş geçirdiğimiz zamanlar, tembellikler, dijital hayatın, sosyal medyanın zamanlarımızı yutması?
Yeterince uyanık ve dikkatli olmadığımız için verdiğimiz, Allah rızasına uymayan, yanlış kararlar; belki ortalığa atılan bir selfi, belki de sadece uyumak?

Bilmeden, kastetmeden, kötü niyetli olduğumuzu düşünmeden yaptıklarımız. Yalnızca boş durarak faili olduklarımız... 

Bizim Küçük Gafletimiz, Küçüklükten Gafletimiz

Çocuk gelişimi ile ilgili bir kitap var, "Otuz Milyon Kelime" isminde. 3 yaşına kadar çocuklarla bu kadar kelimelik iletişim kurmak, konuşmuş olmak ile çocuğun beyninin inanılmaz ölçüde gelişeceği ve yaşıtlarına fark atacağı tezini savunan bir kitap. Ben henüz okuyamadım ama bir arkadaşım okuyup, özet geçti sağolsun. Orada dikkatimi çeken bir şey var. Çocuğa ulaşması gereken otuz milyon kelime arasında TV'den ya da dijital ortamlardan duydukları sayılmıyor. Onunla bizzat iletişime geçmek ve bağlantı kurmak şartı var. Neden böyle? Sonuçta çocuk ikisinde de dinliyor diye düşündüğümde ve kızımı gözlemlediğimde şu sonuca vardım, televizyon karşısında oturup, onu dinleyen çocuk inanılmaz edilgen, beyni o sırada çok durağan görünüyor yani çocuk düpedüz gafil o anlarda ve böyle böyle gaflete alışıyor. 

Bu gaflet yalnızca çocuklarda değil tabi ki bizde de var. Kendimizi bu gibi gafletlerden korumak da bizim bir görevimiz. Yalnızca yalan söylemek, hırsızlık yapmak, ibadet aksatmak, kişileri çekiştirmek değil tövbe gerektiren. Belki amaçsızca TV veya dijital mecralarda gafilce durduğumuz, milleti stalkladığımız(!) anlar dahi bir tövbeyi hak ediyor. Bu da modern zamanlarımızın gafleti! 

Kaybolan Ferrarim Bulundu!

Bu bölümün ilerleyen bir hadisinde şöyle diyor: 

16. "Kulunun tövbe etmesinden dolayı Allah'ın duyduğu memnuniyet sizden birinin ıssız bir çölde kaybettiği devesini bulduğu zamanki sevincinden daha çoktur."

Ne kadar tatlı bir benzetme, değil mi? Rasulullah zamanının binek araçları develer. Çok kıymetliler, hele bir de kızıl develer var ki, kırmızı Ferrrari gibi. Bunu kaybedip, ummadığınız bir anda bulduğunuzu düşünün. 

Şimdi tabii ki yalnızca bir teşbih ama bir de Allah için kıymetinizin buna benzer (belki daha üstün) olduğunu, günah işlediğinizde O'nun için kaybolduğunuzu, tövbe ettiğinizde ise geri döndüğünüzü ve O'nun sizin dönmenize bu kadar sevindiğini düşünün! Ve bu bize çok hoş bir şekilde bildirilmiş! Subhanallah.

Tövbe etmek için gerçekten de ne çok sebebimiz var, öyle değil mi?




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Almanya gezisi, Stuttgart ve Ludwisburg, 1.5.18

Waldorf Yöntemiyle Çocuğumu Büyütüyorum Kitabı Hakkında

Ayarlarla Oynamak, Oyuncak Müzesi-2