Bilim Tarihi ve 2019 Fuat Sezgin Yılı

Bilim bunca ilerlemişken, tutup o bilimin tarihi ile uğraşmak ne kadar faydalıdır? Bugün gelinen noktada ne kadar "gelişmiş" işler yapıldığı ortada iken daha ileri değil daha geriye bakmak bize ne verebilir ki? 



Geriye Doğru Evrim mi?

Lisansımı bir temel bilim olan kimya bölümünde bitirdikten sonra bilim tarihi bölümünde yüksek lisans yapmak istediğimde, başvuru sürecinde iken, mezun olduğum üniversiteye gidip bir hocamdan referans mektubu almam icab etmişti. O gün içinde başka hocalarımla da rast geldikçe merhabalaştım, konuştum, sürecimi anlattım. Şu an gerçekten adını hatırlamadığım, ilerlemeci ve evrimsel dünya görüşüne sahip bir hocam bana "Bilim tarihi mi? Yavrum sen geriye doğru mu evrimleşiyorsun?" demişti. :) Soru yalnızca merak içerse sorun yok ama istihza içerdiği için  içerlemiştim. Hocaya biraz yapmak istediklerimden bahsettim ama tabii ki hoca bu soruyu bir açıklama dinlemek niyeti ile sormamıştı. Bu bir soru bile değildi, bu bir YARGIydı. Yarmıştı bitmişti.

Peki bilimi gördükten sonra, tarihine bakmak bir geriye doğru evrim miydi gerçekten? Neden tutup bu alana yöneldim? 

Tabii ki bu soruların cevapları çok objektif olamaz, oldukça kişisel cevaplarım var. Bir kere taaa ortaokul yıllarına dayanan bir merakım var bu konuda. Bize o yıllarda Müslüman bilim insanlarından ve Fuat Sezgin'den bahseden, bu konular ile ilgili bir sergi hazırlamaya teşvik eden, sonra bu sergiyi hocalara, velilere ve belediye başkanı dahil bir grup kelli felli insana sunmamız için ortam hazırlayan Sosyal Bilgiler öğretmenimin bunda payı var. O dönemde etkilendiğim konular bunlar.

Sonra lise yılları içinde kendimi, ilgi alanlarımı ararken bir türlü alan seçimi yapamamamın da bunda etkisi var. Ben sözelci miyim? Hayır fen ve matematik derslerim de iyi ve bu alanlarda birşeyler öğrenmeye bayılıyorum. Peki ben sayısalcı mıyım? Hayır, tarihten, edebiyattan, dilden ve ilahiyattan da vazgeçemiyorum. 

İşte bilim tarihi tüm bunları profesyonel olarak içinde barındıran bir alan oldu benim için. 

Sebeplerin başında bu geliyor. Ardından da tarihe ilerlemeci bir yaklaşımla bakmadığım için Kadim'in de bize bir şeyler söyleyebileceğine olan inancım geliyor. Sözgelimi, bugünkü tıp bir yerimizi yaparken diğer yerimizi bozuyor da geçmiş zamanlarda neden böyle olmamış ya da olmuş mu? Kadim tıp bize ne söyleyebilir? Önüne geleni yıkan, doğayı ve insan dışı canlıları insanın emrinde bir nesne gibi gören modern bilime karşın ekolojiye saygılı kadim doğa felsefesi bize ne söyleyebilir? Yahut bugün yaygın olarak gördüğümüz gibi bilim insanları dinden uzaklaştırıyorsa geçmişte bu olgu nasılmış?  

Kendimce bunlara cevaplar bulacaktım? Buldum mu? Tam olarak evet diyemem. Bir süre düşündükten sonra anladım ki, bu soruya evet diyemememin sebebi yüksek lisans yılları içinde yaptığım yanlış konu ve alan seçimlerinden kaynaklanıyor. Şimdi ileride bunu düzeltme niyeti ile içindeyim. Nasıl olacak zaman gösterecek. Peki gençlere bu alana yönelmelerini tavsiye eder miyim? Profesyonel olarak bir meslek olmadığı için, şahsen, özellikle lisans yıllarında hayır tavsiye etmem. Ama akademisyen yahut araştırmacı olmak isteyip de bu alana ilgisi olan varsa evet lisansüstü yıllarında tavsiye ederim. 

Bunları bilmesek ne olur?

Sistem kimden, Nobel Kime?

Bu konuda önemli bir örnek vermek istiyorum.
1662'de Aziza Osmana adında bir hanım Tunus'un ilk hastanesini kuruyor, içinde hamam da barındıran bir kompleks şeklinde. Salgın hastalıkların çok görüldüğü o yıllarda tüm hastalar hastaneye girmeden önce bu hamamda yıkanıp öyle içeri alınıyorlar ve böylece pek çok salgın önlenmiş oluyor. Bu sistem Tunus'un Fransız sömürgesi altında olduğu yıllarda oraya çalışmalar yapmak üzere giden ve doğal olarak tüm kaynaklara erişimi olan Fransız doktor Charles Nicolle'un dikkatini çekiyor ve I. Dünya Savaşı sırasında yayılmış olan tifüs salgınını engellemek için basit bir hijyenik tedbir olan bu sisteme başvuruyor. Devamında kontrollü deneyler de yapınca tifüsün basit bir vücut bitinden kaynaklandığını da bu yıkanma sistemi ile fark ediyor. Bu buluş ona 1928 Nobel Tıp Ödülü'nü kazandırıyor. Kendisini bu yüzden kınayamayız. Ama kendimizi bu yüzden kınamalıyız
Nobel Prize
Hastane Tunus'tan, sistem Tunus'tan, ödül Fransa'ya!
Öz kaynaklarımızla bağımızı kestiğimizde olacak olan şey maalesef budur. 

2019 Fuat Sezgin Yılı

Bilim tarihi dendiğinde (Türkiye'de diyemeceğim) Türkiye'den bu alanda çalışan en önemli isim tartışmasız geçtiğimiz yıl 30 Haziranda vefat etmiş olan Prof. Dr. Fuat Sezgin hocadır. Gençlik yıllarında canımız ülkemizde yaşanan siyasi karışıklıklardan dolayı ülkeden ayrılmak zorunda kalınca, çalışmalarını Almanya'da sürdürmüş; orada profesör olmuş ama neyse ki kendisi için son yıllarda ülkemizde başlatılan iade-i itibar kampanyası ile vefat etmeden önce milletinin ona saygı ve ilgi duyduğunu görmüştür. 
2019 Fuat Sezgin yılı için Cumhurbaşkanlığında yapılan programda dağıtılan hatıra parası

Vefatının ardından 2019 yılı Fuat Sezgin yılı ilan edildi ve onunla ilgili etkinliklerle dolu bir yıl geçirmeye niyet edildi. Büyüklü küçüklü bir çok etkinlik düzenleniyor. Bunlardan biri de Cumhurbaşkanlığında düzenlenen programdı. TRT'nin çektiği belgesel gösterildi ki oldukça güzeldi, ne zaman yayınlanacağını bilmiyorum. Hocanın hayatı ve çalışmalarının güzel bir şekilde anlatıldığı programda, Cumhurbaşkanı, bakanlar, rektörler ve Fuat Sezgin vakfı yönetim kurulu üyelerinden oluşan katılımcıların yaptığı konuşmaların yanı sıra, yüksek lisansını bu bölümde bitiren vakfın ilk öğrencileri olan bizler de diplomalarımızı aldık. 

İlerleyen günlerde ise yine Cumhurbaşkanlığı himayelerinde, akademik kısmın İstanbul Üniversitesi ve FSMVÜ tarafından üstlenildiği Birinci Uluslararası Fuat Sezgin Sempozyumu gerçekleştirildi. 

Daha güzel işlerin yapıldığı, elimizde çok güzel oyuncaklar var diye, bugüne kadar gelmeye çalışmış birikimin ve hikmetin görmezden gelinmediği günler diliyorum. Bilim hoplaya zıplaya değil, önüne geleni süpüre süpüre kümülatif olarak ilerleyen bir şey çünkü.





Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Almanya gezisi, Stuttgart ve Ludwisburg, 1.5.18

Waldorf Yöntemiyle Çocuğumu Büyütüyorum Kitabı Hakkında

Ayarlarla Oynamak, Oyuncak Müzesi-2