Sınavda çıkma garantili örnek soru çözümü

Dün bir sohbet dinledim internetten. Güzel ahlaktan bahseden bir hadis-i şerif sohbeti. Anlatılan bir anektot daha önce duymuş olmama rağmen beni çok heyecanlandırdı ve bunu hemen Ayşe Zülfa'ya anlatmak istedim. Hayat ile ilgili bir ipucu çünkü bu, bir trick. Annelik iç güdüsüyle bunu ilk Ayşe Zülfa ile paylaşmak istedim. Bilsin ki bu hayatı yaşamak onun için daha kolay olsun istedim. 

Sonra hemen aklıma kendi annem geldi. Allah razı olsun çocukluğumuzda bizi hep sohbetlere, derslere  taşıdı yanında. Elimde bir çubuk kraker, gider hanım hanım oturur dinlerdim sohbetleri. Yaz-kış bu çubuk kraker motifi hiç değişmiyor kafamda. Teyzeler takılırdı zayıf küçük kıza "Çubuk kraker yiye yiye çubuk gibi mi oldun bakalım sen?" Mantıksız, hiç yiye yiye zayıf olunur mu?! Çocuk aklım çubuk krakerleri üçer beşer ağzıma atınca çok birşey yediğimi zannediyor olmalı :) Neyse işte, yazın bu sohbet atıştırmalığı ritüeline bir de yoldayken yenen bir paket sütlü dondurma eklenirdi. İki kural vardı dondurma alırken; Algida olmayacak ve  buzlu olmayacak. Gidip sadece süt içeren çubuklu bir dondurmayı alırdım. Sanırım çok pahalı olmama kuralı da vardı kafamda. Bu dondurma sohbete gitmeden bitmeliydi çünkü haliyle bunu oradaki çocuklarla paylaşamazdım. Ama çubuk krakeri diğer çocuklara ikram etmem her seferinden muhakkak  hatırlatılırdı. Başka çocuklar da olurdu yani sohbette ama hiç koşmaca, hoplamaca, zıplamaca, ses gürültü hatırlamıyorum. Bir çubuk krakerle öyle sessiz sedasız oturduğumuza göre hayattan beklentisi bin liralık şeyler olmayan çocuklardık. Öyle çok hatırlanası bir aşırılık yapmadan hocayı dinlerdik. Bence ilmi ve hocaları oralarda sevdim. Osmanlıca, Arapça kelimelere oralarda kanim kaynadı.
arabic calligraphy digital art ile ilgili görsel sonucu

Sonraları okula başlayınca ve hele ki orta okula gelip haftasonları da olsa sınav çalışacağım diye evde oturmaya başlayınca(bence tamamen ergenlikten) annemle sohbet sohbet gezemez oldum. Ama eve gelip daha üstünü çıkarmadan bize heyecanla o gün duyduğu şeyleri anlattığını hatırlıyorum.  Kardeşlerim de olurdu ortamda. Dinlerdik. Annemin heyecanı bize de geçerdi çoğunlukla. "Gelmediniz, ne güzeldi!" diye bizi pişman etmesi bile güzeldi. 

Bunları neden anlatıyorum? Birincisi hatırlaması güzel geldi. Çocukluk seyahat etmek için güzel bir diyar. İkincisi ise bir  anne kendi faydalı ve güzel bulduğu şeyi çocukları da bilsin istiyormuş.  Hele ki bu şeyler çocuğuna hayırlı hayat becerisi katacak şeylerse.  


Ve işte Ayşe Zülfa ben de beni etkileyen şeyleri seninle paylaşmak istiyorum. Bunun için büyümeni bekleyemeyeceğim galiba :) Ben anlatayım. Heyecanlanıp heyecanlanmayacağına sen karar ver. 


Fatih Sultan Mehmet fetihten önce bir sabah erken saatlerde tebdil-i kıyafet Edirne sokaklarında geziyor ve esnafı denetliyormuş. Bir dükkana girmiş bana şu kadar peynir ver demiş . Satıcı peyniri temiz ve taze bir şekilde çıkarmış sonra  hakkıyla tartıp güzelce paketleyip sultan olduğunu bilmediği sultana uzatmış. O ana kadar bir arıza bulamayan sultan biraz daha denetleme yapmak istemiş. "Bana şu kadar miktar da şu yağdan ver bakalım." demiş. Dükkan sahibi ise "Ben sizinle siftahımı yaptım ama şu karşıdaki esnaf arkadaşın dükkanına daha kimse girmedi, o siftah yapmadı, zahmet olmazsa yağı da oradan alın" demiş. Sultan çıkıp karşı dükkana geçmiş. Buradaki esnaf da temiz bir ortamda hakkıyla tartılmış şekliyle vermiş yağı sultan olduğunu bilmediği sultana. Sultan bu ikinci dükkandan bir de bal istemiş. Bu esnaf da aynen ilkinin yaptığı gibi sultanı başka bir esnafın dükkanına yönlendirmiş "ben sizinle siftah yaptım, o arkadaş daha siftah yapmadı balı da oradan alın" demiş. Ve Fatih bunun üzerine "Ben bu milletle değil Bizans'ı, dünyayı dahi fethederim!" demiş.



Görüyor musun kızım? Ahlakı görüyor musun? Kant bunu "ödev ahlakı" ile açıklayabilir mi? Şu "diğergamlığı" görüyor musun? Şu kardeşini kendisine tercih etmeyi, "isâr"ı görüyor musun? Dahası ve beni en çok etkileyen kısmı imanı ve rahatlığı görüyor musun adamlardaki? Evet iman ve rahatlık. Hakiki iman varsa bu kadar rahat olmalıyız iaşemiz hakkında. 


Öyle ya, Rahman olan, Rezzak olan, rızkı ve zenginliği verecek olan sadece Allah. Müşteri gidip öteki dükkandan alışveriş yapsa ne olur? Küçücük kuşlara simit ziyafeti çeken, dev gibi balinaları gözünle göremeyeceğin kadar küçük planktonlarla doyuran veya oksijen bile olmayan ortamda yaşayan bakterileri dahi atlamadan rızkı veren Allah. Rahat olmamız gerekmez mi? Tabii ki "insan için kendi çalıştığından başkası yoktur**", tabii ki insan tembelce oturup yemeği önüne gelsin diye bekleyemez, bak işte esnaf olur, sabahın nurunda dükkan açar, çalışmaya başlar ama imanı yerinde ise kazanmak adına endişeye düşüp kimseye çelme takmaya çalışmaz. Kendi iyiliğinin başkalarının kötülüğünde olmadığını bilir. Komşusu iyi olmadan iyi hissedemez kendini. Kendi çoluk çocuğunu düşündüğü kadar komşusununkileri de düşünür. 


Şimdi sana rekabet diyecekler Ayşe Zülfa. Sınıf arkadaşlarından başlayacaklar önce, onlar senin rakiplerin şu sınavda bilmem kaç tanesini geride bırakman lazım diyecekler. Evet eğer istiyorsan ve faydalı olacağına inanıyorsan ileri geçmen gerekebilir. Ama bunu asla birilerini alt etmek amaçlı yapma. Daha doğrusu çalışırken "geçme, alt etme, geride bırakma" odaklı çalışma, sadece Allah rızası gözetmek, kendi işini iyi yapmak ve insanlara faydalı olmak derdiyle çalış. Sana soru soran arkadaşlarına her zaman yardım et. Bilgini ve kaynaklarını onlarla paylaş. Rahat ol, rızkı da, başarıyı da, mutluluğu da verecek olan Allah. Rahat ol dünyada sınırlı sayıda kişi mutlu olduğunu söylese de aslında mutluluk sınırlı sayıda değil, başkaları mutlu oldukça sana mutluluk kalmaz filan diye endişe etme. Aksine mutlu ettikçe mutlu oluyor insan. Paylaştıkça artıyor. Ama hepsinden önce iman ettikçe dengeleniyor insan. Alacağını da vereceğini de ona göre dengeliyor. Yani iman varsa endişe yok, rahatlık var, mutluluk var. Vermekten korkmamak var. 


İşte böyle, bir heyecanla buraya koştum yazdım. Sen de duy istedim Ayşe Zülfa. Güzel ahlak bu, kesinlikle lazım olur. Hayat imtihanında buradan soru kesinlikle çıkar. Yine sohbette dinledim. Bir kimse ki ibadeti çok ahlakı yok, o kimse öne geçemez. Bir kimse ki ibadeti az, ahlakı güzel Allah ona mutlaka hayırlar yapmayı nasib eder. Görüyorsun, çok lazım bir şey değil mi sence de bu? 


Şimdi sınavda kesin soru geleceğini bildiğim bir yer varmış, bunu seninle paylaşmadan nasıl dursaydım?


İşte paylaştım. 

Hayrını göresin, hayırlara koşasın inşallah.

*Necm Suresi, 39.ayet

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Almanya gezisi, Stuttgart ve Ludwisburg, 1.5.18

Waldorf Yöntemiyle Çocuğumu Büyütüyorum Kitabı Hakkında

Ayarlarla Oynamak, Oyuncak Müzesi-2