Bir Eğitim Metodu Olarak Sorumluluk Almamak ya da Çöpleri Almamak

.Çöpsel Sanat.
Geçenlerde okuduğum eğitim ile ilgili bir makalede çocuğun sorumluluk sahibi olarak yetişmesi için birkaç yöntem sayılıyordu. Bu yöntemlerden tek aklımda kalan ebeveynin bilinçli bir şekilde sorumluluk almaması ve işleri kontrollü şekilde çocuğun üzerine bırakmasıydı. Kulağa mantıklı geliyor, çocuğuna 15 yaşına kadar eliyle yemek yediren ebeveynler aslında çok da doğru bir yolda gitmiyorlar, bunu hepimiz biliyoruz. Peki yemeği sofraya koymayıp, çocuğun karnının acıktığı vakitte bu iş ile ilgili kendisinin bir şeyler yapmasını bekleyen bir ebeveyn hayal edebiliyor musunuz? Evet, bizim toplumumuzda hayal edemiyoruz ama mümkün. (Yalnız bu ihtimalde ebeveyn öyle yan gelip yatmıyor, yemeği yapıp ocağın üzerine bırakmış ve yemeği almaya çalışan çocuğu uzaktan izliyor yani aslında gerekli alt yapıyı sağlamış oluyor.)

Gelelim yazımızın sebeb-i ziyaretine, aslında konumuz biraz da çöpler. Şimdi söyleyeceğim şeyden sonra bizi pis sanmayın ama burada belediye çöplerimizi on beş günde bir alıyor. Buyrun bu da kanıtı: 
O arada ne yapıyoruz diye sorarsanız cevap çok basit; her sorumluluğu üzerine almayan belediyemiz sayesinde eğitiliyoruz. Öncelikle her çöpün "çöp" olmadığını öğreniyoruz. Çünkü belediye on beş gün üzerine teşrif edip çöpleri almaya geldiğinde öyle her çöpü de almıyor. Yalnızca "restafval"ları yani "artık atık"ları alıyor. Yani biz "mecburî" geri dönüşümlerimizi yaptıktan sonra geriye kalanları, bir nevi çöpün suyunun suyunu alıyor. Çöp arabasının geleceği gün çöplerimizi para ödeyerek aldığımız, üzerinde belediyenin özel amblemi olan kırmızı beyaz çöp poşetlerine koyarak elektrik direklerinin dibine veya kapı önlerine bırakıyoruz. Evet, çöp konteynırı da yok, öylece sokağın kenarına bırakıveriyoruz. Olur da on beş gün olmadan çöp atarsak filan diye ilaç niyetine arasanız yollarda bir konteynır yok. Ayrıca başka bir çöp poşeti ile bırakılmış olan çöpler de alınmıyor, kabak gibi yolun ortasında kalıyor. Kim olduğunuzu da komşular tahmin ederse sonu kötü oluyordur. İşte mecburî geri dönüşümleri yaptıktan sonra geriye kalan çöplerin suyunun suyu böyle yollardan toplanıyor.
Neden mecburî geri dönüşüm dedim, çünkü mecburî. Ne kadar büyük bir bahçeniz olursa olsun on beş gün o evde tüm çöplerle birlikte yaşayamazsınız. Belediyenin gelmesini beklerken, tüm kağıt, plastik, cam gibi ambalaj atıklarımızı genel çöpümüze atmayıp, evde ayırıp sonra parklardaki, marketlerin önlerindeki detaylı geri dönüşüm kutularına atıyoruz. Bu kutulara ulaşmak İstanbul'daki kadar zor değil, her Bim'in önünde, her parkta bu kutulardan olduğunu düşünün. İnsanlar paşa paşa geri dönüştürelebilen atıklarını bisikletlerine yükleyip buralara getirip atıyorlar. Atmaya mecbur kalıyorlar; hem on beş günde dağ gibi olacak süt kutusu, yumurta kutusu, konserve kavanozu, içecek şişesi gibi şeylerle yaşamak istemedikleri için hem de bu şeyleri çöp arabasına vermek istediklerinde belediyenin paralı çöp poşetlerini kullanmak zorunda kalacak oldukları için. Nasıl? İşin ucunda somut bir ceza olmadığı halde, senaryo iyi kurgulandığı için caydırıcı değil mi? Belediye bu çöp politikası ile 2016 yılında tüm çöplerin %72'sinin geri dönüştürülmesini sağlamış ve bu hızla 2030 yılında %100 geri dönüşüm öngörüyor.
Gördüğünüz gibi yönetim her şeyi üzerine almadığı için eğitiliyoruz. Mecburen ve farkında olmadan eğitiliyoruz, maruz kalarak eğitiliyoruz. Ve önemli bir nokta daha, belediye söylediklerinde "tutarlı ve kararlı" olduğu için eğitiliyoruz. Şöyle ki; İstanbul'daki belediyemiz de haftada iki gün ambalaj atıklarını toplama günü ilan etmişti ve apartman kapılarına vs. ilanlar bırakıp, çıkartmalar yapıştırarak o günlerde başka çöp çıkartmamamızı rica ediyordu. Ama canımız iyi niyetli belediyemiz dili ile böyle derken, eli ile bıraktığımız heeer çöpü de kuzu kuzu alıyordu, zaten gerekli altyapıyı kurmadığı için de Bim poşetinde çıkardığımız çöpün ambalaj atığı mı yoksa genel atık mı olduğunu nasıl anlayacaktı ki? 

Öyleyse çocuk yönetiminde de yerel yönetimde de geçerli sayılabilecek altın değerinde kurallar öğrendik bu çöp işlerinden. 
1- Öyle her sorumluluğu üzerine almayacaksın.
2- Ama yan gelip yatmak yok, alt yapıyı da sağlam kurmuş olacaksın.
3- Tutarlı olacaksın, dilinle verdiğin mesaj  elinle verdiğin mesajla çelişmeyecek.
4- Kararlı olacaksın, ortalığı çöp götürse de almam dedinse o çöpleri almayacaksın.
Bakalım bir dahaki sefere odalarını/çöplerini dağınık bırakıyorlar mı?!





Yorumlar

  1. Mervenur tatlim yazilarinda sen gibi cok içten ve samimi maşallah devamlarini bekliyoruz

    YanıtlaSil
  2. Teşekkür ederim, devamı gelecek inşallah

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Almanya gezisi, Stuttgart ve Ludwisburg, 1.5.18

Waldorf Yöntemiyle Çocuğumu Büyütüyorum Kitabı Hakkında

Ayarlarla Oynamak, Oyuncak Müzesi-2