İlk Yaş, İlk Telaş

Burası biraz da kızımıza hatıralar bırakmak için var.

O zaman doğum günü partisi konseptine inanmasak da onun 1 yaşına girmesine şükranlarımızı ifade etmek adına, ileride kendisinin 1 yaşına geldiğine sevindiğimizi görmesi adına ve büyüklerimize telefon üzerinden görüntülü sürpriz yapmak adına tertiplediğimiz günün bazı ayrıntılarını buraya bırakayım. 
Tebeşirle yazılabilir kartlar; bizim için bir önceki gece güzel bir aktivite oldu tasarlaması ve yazması. Önünde fotoğraf çekinmek ve İstanbul'u aramak için güzeldi. Böyle şeyler insanı havaya sokuyor. 
Oldukça mütevazi pastamız, oldukça mütevazi. Ama bir önceki gece yaparken hem eğlenmemize hem zorlanmamıza yetti! Burada mutfak imkanlarımız İstanbul'daki gibi mikserli, spatulalı, pasta kesme bıçaklı, kek stantlı, krem şantili filan değil. Zaten mutlu anlar da bunlardan değil, sevdiklerin için birşeyler yapmaktan oluşur. Ayrıca ihtiyaçlar yaratıcılıkların anasıdır demişler; o pastayı dolaba koymak gerekip de altındaki tepsinin buzdolabına sığmadığını gördüğümüz an önce kara kara düşünüp sonra birlikte parlak çözümler bulmak da paha biçilemezdi. Yanındaki ahşap oyuncaklarsa hem dekor hem yavruya hediye. Kendisi hayvanları çok seviyor, mandalinayı da :) Umarım hayvanları ve mandalinayı hep aynı aşkla sever. 
Sonra hava çok güzel ve güneşli diye hevesli hevesli biraz dışarılara çıktık fakat Hollanda! Biz çıktıktan biraz sonra kara bulutlar, yağmur, fırtına... Alıştık sanırım bunlara. Hem sonbahar yaprakları da çok güzel, yavrukuş da onları çok seviyor. Üzerlerinde haşur huşur yürümeyi de, eline alıp incelemeyi ve sonra hop diye ağzına atıvermeyi de :)

İşte kızımızın ilk doğum günü hiç düşünemeyeceğimiz bir şekilde, bilmediğimiz topraklarda gelip geçiverdi. Hayatın planlanabilir veya tahminedilebilir bir şey olmadığını bir kez daha idrak ettik. 

Bir de doğum günü, diş buğdayı günü, mevlit günü, sünnet günü vesair günlerin abartılıp da abartıldığı günümüz ve çevremizde, gereksiz bir sürü ıvır zıvır, çocukların yüzüne bile bakmadığı ve sadece canı sıkılan anneleri eğlendiren şıkırtılı parıltılı aksesuarlar için buraya bir şey daha eklemek istiyorum. Bunu her Müslüman'a düşen bir sorumluluk olarak düşünüyor ve ekliyorum. Böyle günleri anmayalım demiyorum, ilerisi için güzel hatıralar, tekdüze olabilen hayatlarımız için güzel renkli detaylar ama lütfen bunları yaparken harcadığımız paralar Cibuti'yi kalkındıracak büyüklükte olmasın. Lütfen, ne olur... Harcadığımız miktarların kendimiz için küçük olduğunu veya zaten başka bir sürü hayırlar yapıyor olduğumuzu da düşünmeyelim. Dünyaya bir bakalım, çevremizde aslında bizim kolaylıkla harcadığımız her bir kuruşa büyük ihtiyaç var. Ayrıca çocuklarımızın da gitgide artan (belki de sahte) refahımızla doyumsuzlaşmalarına değil, küçük şeylerin kıymetini bilmelerine ihtiyacımız var.

Kızımız doğduğunda dağıttığımız hediyelerin fotoğrafı için şu yorumu paylaşmıştım instagramda: 
Hediyeleşmek sünnet, kalpleri birbirine ılıtır, yüzlere tebessüm bırakır, bir zaman sonra hatıralar bir yerlerden karşına çıkınca Mümin kardeşin için bir duaya kapı aralar. 
Dünyanın ziynetleri ise bazen ağırlıkları.. 'Asıl amaç'tan fazla olan herşey dünyanın çeri, çöpü, cürufu.. Bazen iki saniye görülüp unutulacak, hiç bir 'gerçek yara'ya merhem olmayacak imajlar için saatler, fikirler, insanlar harcıyoruz. Kendimizi harcıyoruz. Bu işler cidden çok pahalıya patlıyor! 
Birlikte bir daha düşünmeliyiz. 
Gereksiz şeyleri çok inceleyip, 'Asıl amaç'tan kopmaktan da, inceliklerden mahrum kalmaktan da Allah'a sığınırız.


Sonuç olarak bizim için maksat hasıl oldu elhamdulillah. 1 yaşına basan yavrukuş için dileğim; insanları, hayvanları, meyveleri, sonbahar yapraklarını hep çok sevmesi ve israftan, abartıdan her zaman kaçınması. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Almanya gezisi, Stuttgart ve Ludwisburg, 1.5.18

Waldorf Yöntemiyle Çocuğumu Büyütüyorum Kitabı Hakkında

Ayarlarla Oynamak, Oyuncak Müzesi-2