Maastricht Üniversitesi'nde Bir Baltalı Türk, 9.10.17

Daha önce eşimin doktora araştırması için Hollanda’da bulunduğumuzu yazmıştım. Uçuş tarihimizin belli olduğunu buradaki üniversiteye söylediğimiz ilk anda bize hemen ailecek üniversitenin uluslararası araştırmacılar birimini ziyaret etmemiz için bir randevu oluşturdular. Eşim, ben ve 11 aylık kızımızı bir arada kanlı canlı görmek istediler.

Geldik, yerleştik, randevu tarihi geldi ve adı geçen birime gittik. Olgun şık bir bayan ve genç salaş bir bey, bizi gayet güzel karşıladılar. Bir masa etrafına oturduk, bizim kız da başköşede tabii. Gerekli olan bilgileri anlattılar, bazı dokümanlar ve broşürler verdiler. E bizim kız başköşede dedik, boş durmuyor haliyle. İlk şaşkınlığı atlattıktan sonra açıldı, sürekli onunla ilgilenilmesini ve eline oyalanacak bir şeyler verilmesini istiyor. Annesi tabii ki hazırlıklı, evden çıkarken son anda elime geçen bir oyuncağı çantama atıvermiştim, “dur kızım hemen onu çıkarayım da oyna” diye eline tutuşturdum. Bu, bir alet edevat setinin içinden çıkan plastik bir balta, şu sıra favori oyuncaklarımızdan.

Neyse kızımız biraz rahatladı oyuncağına kavuşunca da biz de konuşmaya devam edebiliyoruz derken, elindeki o oyuncağı paaat diye genç salaş beyin kafasına atmasın mı? Tabii ki olabilir, çocuk bu nitekim gülüşmeler filan derken arada olgun şık bayan “Hahahaha, you’re attacked!” (Saldırıya uğradın!) demesin mi? Kaynar sular o anda döküldüler başımdan aşağı. Yahu bu çocuğa oyuncak diye verdiğim şey nedir? Balta. Biz neyiz? Barbar Türk. Dinimiz ne? Terörist İslamcılık! Ya, çekirdekten yetiştiriyoruz işte biz savaşçılarımızı. Allah Allah, görüyor musunuz iş nerelere geldi?

Belki de onların gözünde iş buralara kadar gelmedi, o olgun şık bayan bunu söyledi ve güldü, geçti gitti. Ama beni benim gözümde nerelere getirmişler, asıl olay burada. Bir insan bir şeyi duya duya ona inanır. İnanmasa da o durumla ilgili bir kompleks geliştirir. Bu duyduğu şeye bağlı olarak alçaklık kompleksi de olabilir, yükseklik kompleksi de… (böyle bir tanımlama var mı bilmiyorum ama anladınız sanırım söylemek istediğimi) Demek ki ben haberlerde –yan yana anmak istemiyorum bu iki kelimeyi ama- terör ve Müslüman kelimelerini bir arada duya duya, barbar Türk kavramını kitaplarda okuya okuya bu aşamaya gelmişim. Yani böyle bir sözün üzerine kafamdan aşağı kaynar sular dökülmesi aşamasına…

Bilmiyorum o olgun şık bayanın kafasında neler vardı. Ki bir handikabım da bu işte. Asla bir Batılının ne derken ne demek istediğinden emin olamayacağım galiba. Acaba aramızdaki tarihi geçmişe atıf yapıyor mu, yoksa artık onlar bunları çoktan aştı da insanî bir şekilde benimle nötr bir iletişim mi kuruyor?



İşte sıradan, masum bir oyuncak baltanın bizdeki yansıması. Bana baktığında beni değil arkamdaki (uydurma) tarihi gören insanlar, bana seslenildiğinde adımı değil, medyada söylenenleri duyan ben… 

Yalansız dolansız, mert ve insanî bir dengeye gelmeliyiz.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Almanya gezisi, Stuttgart ve Ludwisburg, 1.5.18

Waldorf Yöntemiyle Çocuğumu Büyütüyorum Kitabı Hakkında

Ayarlarla Oynamak, Oyuncak Müzesi-2