İstanbul Oyuncak Müzesi-1

Geçtiğimiz pazar Ayşe ile Sunay Akın'ın yıllar boyu yurt içi ve yurt dışından topladığı koleksiyonunun geliştirilmesi ile oluşturulan Göztepe'deki Oyuncak Müzesini ziyaret ettik. Oyuncaklarin bu kadar sosyolojik, ekonomik, siyasi ayrıntılar icerecegini düşünmezdim. Bebek, araba vs gibi evrensel olduğunu düşünürdüm oyuncakların ama değilmiş. Ona sonra geleceğiz.
Evet müzenin ismi oyuncak müzesi ve müzenin iddiası 3 kuşağın birlikte ziyaret edebileceği bir mekan olması. Ama bana kalırsa eğer birazdan sayacağım şartları yerine getirmezseniz daha çok büyüklere hitap eden bir yer. Siz "Aa bundan bende de vardı!" deyip, zaman tüneline girmiş gibi olurken, çocuklarınız "Ne şimdi bu, bu bana bir şey ifade etmiyor ki!" gibi fikirlere kapılabilir. Çünkü müze vitrinler içinde sergilenen oyuncaklardan oluşuyor, interaktif bir şeyler içermiyor. O yüzden bugünün çocuklarından çok büyüklerine hitap edecektir, ki bunu zaten müzeyi gezerken çocuğu sıkılıp uflayıp puflayan bir kaç kişiden de duydum.

Ama yukarıda çocuğunuzun da ilgilenmesi ve zevk alabilmesi için bazı şartlar sayacağımı söylemiştim. Bunlar yapılınca 3 yaşı bile tüm katları gezene kadar oyalayabilirsiniz. Bu şartlardan; 

-ilki çenenizin kuvvetli olması, daha doğrusu oraya çocuk ile iletişime açık gitmeniz. Her vitrinin önünde dakikalarca durup konuşmanız, artık çocuğunuzun ilgisi neye ise mevzuya oradan girerek. Bu adamlar kadınlar ne yapıyor vs..
-İkincisi zibilyon tane soruya cevap vermeye ve yeni sorular sormaya niyetli olmanız. "Bu ıspanaklı adam kim, bu adamlar (Daltonlar) neden sinirli? Bu hastanenin içindeki hastaların nesi var?" gibi gibi sorular gelecktir. Her birine bir hikaye yazarsınız artık. 
-Üçüncüsü ise, oyunculuk; mesela hayvanat bahçesi oyuncaklarından oluşan, bin tane parça içeren vitrinin önünde durup, "Hadiiii, timsah nerede bakalım ilk kim bulacak?, Bana bir ördek gösterebilir misin?" gibi oyunlar türetmek. Bin tane parça içeren bir bebek evinin önünde çömelip, "hadi güllü vazoyu bulalım mı?" demek gibi. Bunlar olduğu takdirde müze çocuklu da gezilebilir. Ama yok kafa dinleyip, ayrıntıların tadına vararak nostalji yapayım derseniz, mutlaka çocuksuz gidin. 
İnsan müzedeki oyuncakların ayrıntılarını ve kalitelerini görüp hayrete düşüyor. Plastik öncesi çağ! Ahşap, kumaş, çinko, teneke, porselen, çamur, ip, tel... Tabii ki kullanılan malzemeler ülkelerin sosyo-ekonomik yapısına göre değişiyor. Mesela, o Alman oyuncakları ne kaliteliydi öyle! 1900'lerin başında yapılmış, dönem dizilerinde/filmlerinde izlediğimiz zengin sahneleri andıran bebek evleri. İşçilik muazzam, gerçekten çocuklar mı oynuyormuş bunlarla dedirtiyor.
Tabii ki ülkelerin sosyo-ekonomik durumu demiştik. Türkiye'den pek fazla oyuncak olmamasının yanı sıra tek bebek evi de bir bakkal amca dükkanı idi. 1970ler. Tariş yağı, Rize çayı gibi ayrıntılarla. Bizim kıtlık yıllarımız.
Bu kıtlık yıllarından sonra değerli oyuncaklara sahip olabilen çocukların büyükleri ise eskileri hatırlayıp hep bir şaşırma hali içinde. Onların en güzel örneklerinden biri, Ali Ateş'in uçan dairesi ve babaannesi tarafından eskimesin diye uçan daireye dikilmiş kılıf. Bizim kuşak şaşkın :)
Ve tabii her devrin geçer akçesi ne ise, gündemi ne ise oyuncaklara da o yansıyor. Ülkeleri geleceklerini biraz da oyuncaklar üzerinden kurguluyor, 1960'larda Amerikan çocukların oyuncakları:
Aslında paylaşılacak daha pek çok ayrıntı var, oyuncaklar, beyinleri kontrol altına alma ve siyaset ile ilgili bir yazı da kurguladım ve bu yazının ikincisi olarak orada başka konulara ve örneklere de değinmek istiyorum. Bu yazıyı dağıtmayayım daha fazla.

Son olarak, müzede belirli zamanlarda güzel etkinlikler, eğitim ve atölyeler düzenleniyor, çocuk tiyatroları, kukla oyunları, film gösterimleri gibi. Bunları takip etmek isterseniz buraya tıklayabilirsiniz. Tüm bunlar müzedeki çok hoş kış bahçesi/kafeterya bölümünde yapılıyor. Biz gittiğimizde ahşap oyuncak boyama atölyesi vardı. Oyuncakları alıp kendiniz serbest boyuyorsunuz aslında ama çocuk gönlü yapmaya yetiyor. Ayrıca uygun fiyatlı bir etkinlik oluyor. Bu arada ücret demişken, müzeye giriş ücreti 2020'de yetişkinler için 18 tl, öğrenci ve 3 yaş üstü çocuklar, 65 yaş üstü yaşlılar için 12 tl. 

Müzede İş Bankası kumbarası gibi, denizaltı konseptinde tasarlanmış tuvaletler ve tavan arası enstantanesi gibi hoş ayrıntılar da bulacaksınız. Kim bilir belki daha çok ayrıntı vardır da ben ha bire konuştuğum için kaçırmışımdır!

Yorumlar

  1. Canım Mervem sen hep konuş hep gez hep anlat annecim ellerine yüreğine sağlık çok güzel bir yazı olmuş yine....

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Almanya gezisi, Stuttgart ve Ludwisburg, 1.5.18

Waldorf Yöntemiyle Çocuğumu Büyütüyorum Kitabı Hakkında

Ayarlarla Oynamak, Oyuncak Müzesi-2